Çocuklarda Konuşma ve Dil Bozukluklarının Nedenleri ve Destek Yöntemleri
Bazı çocuklar, yaşıtlarına kıyasla konuşmayı daha geç öğrenebilir veya konuşma sırasında sesleri doğru çıkarma, akıcılık ya da ses kalitesi açısından çeşitli güçlükler yaşayabilir. Bu durumlar genel olarak konuşma bozuklukları, dil bozuklukları veya konuşma gecikmesi başlıkları altında incelenmektedir. Erken tanı ve doğru yönlendirme, çocuğun gelişimi açısından büyük önem taşır.
I. Konuşma Bozuklukları
Konuşma bozuklukları üç temel başlık altında değerlendirilir:
1. Sesleri Çıkarma Bozukluğu (Fonolojik Bozukluk)
Çocuğun, yaşına uygun olarak söylemesi gereken bazı sesleri çıkaramaması ya da yanlış söylemesidir.
Örnekler:
- “Kalem” yerine “talem” demek,
- Kelime sonundaki sessiz harfi atlamak (ör. “araba” → “araa”),
- /k/ sesi yerine /t/ sesi kullanmak.
Bu durum, dil, çene, damak gibi konuşma organlarının yapısal özelliklerinden ya da motor becerilerdeki farklılıklardan kaynaklanabilir.
2. Kekemelik (Akıcılık Bozukluğu)
Kekemelik, konuşma akışında ses, hece veya kelime tekrarları, uzatmalar ya da bloklar şeklinde kendini gösterir. Çocuk, bazı kelimeleri söylemekten kaçınabilir, konuşurken gerginlik yaşayabilir. Kekemelik; genetik faktörler, beyin işleyişindeki farklılıklar, çevresel koşullar ve psikolojik etmenlerin bir araya gelmesiyle oluşan çok boyutlu bir durumdur.
3. Ses Bozuklukları
Sesin perde, yoğunluk veya kalite özelliklerinde beklenmeyen değişikliklerin olmasıdır.
Örnekler:
- Sesin sürekli kısık ya da çatallı çıkması,
- Aşırı bağırma sonucu ses tellerinde nodül oluşumu.
Çocuklarda ses bozukluklarının en yaygın nedeni, sesi yanlış ya da aşırı kullanmaktır.
II. Dil Bozuklukları
Dil bozukluklarında sorun, konuşma sesi çıkarma değil, kelimeleri anlama veya ifade etme süreçlerindedir.
Dil bozuklukları iki temel gruba ayrılır:
- Sözel Anlatım Bozukluğu: Çocuğun kelime dağarcığı sınırlıdır, düşüncelerini ifade etmede güçlük yaşar.
- Karışık Dil Bozukluğu: Hem anlamada hem de anlatımda güçlük gözlenir.
Bu çocuklar, söylenenleri anlamakta, yönergeleri takip etmekte veya kendi fikirlerini ifade etmekte zorlanabilirler.
III. Konuşma Gecikmesi (Özgün Dil Bozukluğu)
Bazı çocuklarda, belirgin bir neden olmaksızın konuşma gelişimi yaşıtlarına göre belirgin ölçüde geri kalabilir. Bu durumda işitme kaybı, bilişsel yetersizlik veya yapısal bir problem bulunmayabilir. Ancak dil gelişimi beklenen hızda ilerlemez. Bu tür vakalarda erken değerlendirme ve terapötik destek kritik öneme sahiptir.
Nörolojik Sınıflandırma
Dil ve konuşma bozuklukları nörolojik açıdan da iki başlıkta incelenir:
- Gelişimsel Dil Sorunları: Doğuştan ya da erken dönemde ortaya çıkan farklılıklar (ör. disfazi, disleksi).
- Edinilmiş Dil Sorunları (Afazi): Beyinde sonradan oluşan hasar (ör. travma, enfeksiyon) sonucu ortaya çıkar.
Kekemelikte Etkileyen Faktörler
Kekemelik, tek bir nedene bağlı olmayıp; genetik yatkınlık, beyin işleyiş özellikleri, mizaç ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle oluşur. Psikolojik duyarlılıklar da tabloya eşlik edebilir. Araştırmalar, iyi sosyal iletişim becerileri, olumlu benlik algısı ve içsel öz denetimin kekemeliğe karşı dayanıklılığı artırabileceğini göstermektedir.
Beyindeki Temeller
Konuşmanın zamanlamasından sorumlu bazal ganglionlar kekemelikte önemli rol oynar. Bu bölgelerdeki farklı işleyişler, konuşma akışında bozulmalara yol açabilir. Ayrıca dopamin sistemindeki farklılıklar da bazı çalışmalarda gösterilmiştir.
Kekemelik ve Eşlik Eden Psikiyatrik Durumlar
Kekemelik yaşayan çocuklarda zaman zaman DEHB, anksiyete bozuklukları veya davranım bozuklukları gibi ek durumlar gözlenebilir. Bir araştırmada konuşma ve dil bozukluğu tanılı 600 çocuğun %40’ında eşlik eden tanılar tespit edilmiştir. Bu oranlar, takip çalışmalarında daha da artabilmektedir.
Anksiyetenin Rolü
Kekemelikle ilgili teorilerde anksiyete, temel neden, tetikleyici faktör veya kekemeliğin sonucu olarak değerlendirilmiştir. Özellikle sosyal ortamlarda yaşanan kaygı (değerlendirilme korkusu), kekemeliğin sürmesinde etkili olabilir.
Tik ve Tourette Sendromu ile İlişki
Kekemelikte gözlenen bazı ikincil davranışlar (ör. göz kırpma, yüz kasma), tiklerle benzerlik göstermektedir. Bu durum, kekemeliğin beyindeki hareket kontrol sistemleriyle yakından ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.
Aileler İçin Önemli Noktalar
- Konuşma ve dil bozuklukları ne çocuğun ne de ailenin “suçu” değildir.
- Kekemelik yalnızca heyecan kaynaklı değildir; genetik, nörolojik ve çevresel birçok etken rol oynar.
- Erken dönemde bir dil ve konuşma terapistine başvurmak büyük önem taşır.
- Çocuğa baskı yapmak yerine destekleyici ve güvenli bir iletişim ortamı oluşturmak gerekir.
İletişim
Dil ve konuşma bozuklukları hakkında bilgi almak, değerlendirme veya terapi hizmeti için merkezlerimize başvurabilirsiniz.
Arnavutköy – İstanbul Şubesi
0212 685 10 13
Bolluca – ÖERM
Kurumlarımız Bolluca, Dilkem, Şirin Çocuk olarak faaliyet göstermektedir ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) onaylıdır. Bizleri veya sunduğumuz hizmetleri, MEB’e bağlı olmayan, diplomasız ve ruhsatsız kişilerle karşılaştırmayınız.
Bazı şahıslar ve kurumlar, dershane, etüt merkezi veya ofis gibi yerlerde ön izin almadan ve ruhsatsız bir şekilde dil ve konuşma terapisi hizmeti sundukları görülmektedir. Bu durum hem yasal değildir hem de çocukların sağlıklı gelişimini riske atar.
Bu tür izinsiz faaliyetleri MEB’e eğitim faaliyeti ihbarı ile bildirebilirsiniz. Özellikle “15 günde kekemeliğe son”, “çocuğu konuştururum” gibi gerçek dışı vaatler sunan kişiler, dil ve konuşma terapisti değildir ve konunun gerektirdiği bilgi ve yetkinliğe sahip değildir.
Sağlıklı ve güvenilir bir süreç için, MEB onaylı ve uzman kadroya sahip merkezlerden destek almanız büyük önem taşır.
