Otizm, nedeni tam olarak bilinemeyen, çocuğun sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını engelleyen veya etkileyen, sınırlı tekrarlayan davranışlar ve sınırlı ilgi alanları ile kendini gösteren, dilin gelişiminde gecikme ve problemler yaratan Yaygın Gelişimsel Bozukluk çeşididir. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyen ve kişinin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkmaktadır.
Beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen Dünya’nın her yerinde, her toplumunda ve her kültürde görülen bir bozukluktur. Ülkemizde son yıllarda yapılan araştırmalara göre oranın 68 çocukta 1 olduğu görülmektedir.
OTİZMİN NEDENLERİ
Bütün gelişimsel bozukluk ya da yetersizliklerde olduğu gibi, otizminde gerçek anlamda nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, günümüzde bir görüşe göre; nörolojik işlevlerdeki bozukluğun otizmi tetiklediği, genetik faktörlerden kaynaklandığı ve çevresel faktörlerden etkilendiği ileri sürülmektedir.
Gen – Otizm İlişkisi
Her ne kadar genetik faktörlerin rolü kabul edilmiş olsa bile, hangi genetik mekanizmaların otizme yol açtığı henüz saptanamamıştır. Otizm alanındaki risk faktörlerini ve genetik çalışmaları desteklemek için, ikiz araştırmaları, genetik değişimler ve beyin yapısını araştıran bilimsel çalışmalar yürütülmüştür. Son yıllarda otizmle ilgili yapılan genetik araştırmalar sonucunda, otizmin teşhisinde yeni gelişmeler olmuş ve ailelere genetik danışmanlık önem kazanmıştır.
Çevre – Otizm İlişkisi
Genetik faktörlerin otizmle ilişkisini bulmayı hedefleyen araştırmalar, otizmin birçok faktöre bağlı bir bozukluk olduğunu göstermektedir. Pek çok çevresel, fiziksel ve kimyasal etkenin otizme yol açtığı düşünülmekte olup, bu çevresel ve kimyasal etkenler arasında; aşılar, beslenme, annenin gebe iken geçirdiği enfeksiyonlar ve çevresel kirlilikler sayılmaktadır. Otizm spektrum bozukluğu olan çocukların bağışıklık sistemlerinin zayıf olduğu, alerjik bünyeli oldukları ve hastalıklara sık sık yakalandıkları söylenmektedir. Çevresel pek çok etken araştırılmakla birlikte otizmin nedenini açıklayan henüz bilimsel bir veri yoktur.
OTİZİMİN ERKEN TEŞHİSİ
Erken tanı eğitimin biran önce başlatılması açısından önemlidir. Çünkü, küçük çocuklar öğrenme çağlarında büyük potansiyel taşırlar ve verilen eğitimden büyük yaştaki çocuklara kıyasla daha fazla yarar görürler. Uzmanlar ve araştırmacılar, çocuk gelişimindeki erken kritik yaşlardan sonra fazla bir gelişme olmayacağını saptamışlardır. Hatta bu çocukların diğer çocuklar gibi kendilerine özgü bir öğrenme teknikleri olmadığı için, bir süre sonra mevcut potansiyellerini de kaybettikleri, düzeltilmesi zor bazı durumlara gelebildikleri de bilinmektedir. Birçok araştırma göstermiştir ki, erken yaşta tanı konan ve eğitimine başlanan pek çok otizm spektrum bozukluğu olan çocuğa bazı becerileri kazandırmak ve onları üretken, kendine yeterli hale getirmek mümkün olabilmiştir.
Otizm tanısı çocuk psikiyatristleri tarafında konulmaktadır. Gözleme dayanarak ve aileden alınan bilgilere göre tanı konur. Otizm, çocuklarda bazı belirtilerle ortaya çıkar. Belirtilerin tamamının bir çocukta görülmesi şart değildir. Otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan çocuklar bu davranışları hafiften ağıra değişen ölçülerde sergileyebilirler. Belirtilerin bazıları zaman içinde kaybolup, bazıları da yine zaman içinde ortaya çıkabilirler.
Otizm tanısı konurken uzmanların baktıkları özellikler:
Göz teması yoktur veya kısıtlıdır,
İlgisizdir,
Başka çocuklarla oynamaz,
Oyunlara bir yetişkinin yardımı ve ısrarı ile katılır,
Gereksinimlerini bir yetişkinin elini kullanarak ifade eder,
Kendisine söylenenleri tekrarlar,
Uygunsuz gülme ve kıkırdamaları vardır,
Hayal gücüne dayanan, yaratıcı oyunlar oynamaz,
Değişiklikten hoşlanmaz,
Tek bir konu hakkında durmadan konuşur,
Bazıları sosyal beceri gerektirmeyen müzik, boz-yap oyunları gibi faaliyetlerde çok başarılıdır,
Nesneleri çevirir veya döndürür.
Çocuk bunları çoğunu yapıyorsa tanı koyarlar.
Otizmin Tedavisi
Tedavinin öncelikli amacı, hastadaki bozuklukları ve ailenin çektiği sıkıntıları azaltmak ve hastanın yaşam kalitesi ile işlevsel bağımsızlığını arttırmaktır. Otizmin tek bir tedavi yöntemi yoktur ve genellikle tedavi çocuğun gereksinimlerine göre ayarlanır. Küçük yaşlarda yoğun ve sürekli eğitim programları ve davranış terapileri çocukların kendine bakabilme, sosyal ve iş yetileri kazanabilmesine yardımcı olur. Etkili yaklaşımlar arasında uygulamalı davranış analizi, gelişimsel modeller, yapısal öğretme, konuşma ve dil terapisi, sosyal yetiler terapisi ve ergoterapi bulunur.
OTİZİMLİ BİREYLERİN HAKLARI
Otizmli insanlar; Avrupa’lı nüfusun sahip olduğu, kendileri için uygun ve yararlı olan bütün haklara aynen sahip olmalıdırlar. Bu haklar, her ülkede yapılacak yasal düzenlemelerle, özendirilmeli, uygulanmalı ve korunmalıdır.
Otizmli bireyler;
Yeteneklerinin elverdiği ölçüde bağımsız ve eksiksiz bir yaşam sürmeye,
Kolay ulaşılabilir, tarafsız ve doğru tıbbi yardım almaya,
Kolay ulaşılabilir ve uygun eğitim almaya ve onların temsilcilerinin; geleceklerini etkileyen kararlar alınırken, olanaklar elverdiği ölçüde, katılımda bulunmaya ve isteklerinin dikkate alınmasına ve saygı görmesine,
Yararlanabilecekleri,elverişli barınma olanaklarına sahip olmaya,
Ayırımcı ve tekdüze olmayan, bireyin yeteneklerini ve tercihlerini dikkate alan bir iş hayatına ve meslek eğitimi olanağına,
Otizmli bireylerin, yiyecek, giyecek, barınma ve diğer gereksinimlerini karşılamaya yetecek bir gelir veya ücrete sahip olmaya,
Refahlarını temin etmek için sağlanan hizmetlerin geliştirilmesinde ve yönetilmesinde, olanaklar elverdiği ölçüde, katılımda bulunmaya,
Saygın, bağımsız bir üretken hayat sürdürebilmeleri için gerekli; malzeme, yardım ve destek hizmetlerini alabilmeye,
Fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyilikleri için; koruyucu önlemler ve bireyin menfaatleri önde tutularak planlanmış tıbbi ve medikal tedavileri de kapsayan uygun tıbbi yardım almaya, sahip olmaya,
Seyahat ve hareket özgürlüğüne sahip olmaya,
Kültür, eğlence, sosyal, spor faaliyetlerine katılma ve bunlardan yararlanmaya,
Toplum içindeki bütün faaliyetlerden, hizmetlerden ve aktivitelerden eşit yararlanmaya,
Evlilik dahil, bütün cinsel ve diğer ilişkilere baskı altında kalmaksızın sahip olmaya Ve temsilcilerinin yasal olarak temsil edilme, yardım alma ve bütün kanuni haklarının korunmasına,
Psikiatri hastanelerinde veya diğer bakım enstitülerinde korku içinde yaşamaktan ve izole edilmekten korunmaya,
Kötü muamele görmekten ve ihmale uğramaktan korunmaya,
Farmakolojik olarak suistimal edilmekten korunmaya,
Ve temsilcilerinin kendileri ile ilgili bütün kişisel, tıbbi, psikolojik, psikiatrik ve eğitimsel kayıtlara ulaşabilmeye,
Hakları vardır,bu haklar kaldırılamaz ve sınırlanamaz. Anayasa ve yasalarla korunmaktadır.
Erken Tanıda Dikkat Edilmesi Gereken En Belirgin Gelişim Özellikleri Nelerdir?
1.ay: Yüze bakma
2.ay: Gülümseme
2-3. ay: Obje takibi
2-6. ay: Sesli uyaranlara tepki
3-6.ay: Kavrama becerileri
4-7.ay: Yüz ifadelerini ayırma
6. ay: Heceleme
7. Ay: Konuşma seslerini taklit
8-10.ay: Bakım verenleri tercih etme
12. ay: Bakım verenden ayrılmaya tepkisizlik
12-24. ay: İşaret etmeme, objeyi yetişkine göstermeme, isme cevap vermeme, uygun jestleri göstermeme, sosyal uyaranlara tepkisiz davranma
12. ayda babıldama yok, 16.ayda sözcük yok ise, 24. ayda spontan iki kelime ile cümle yok ise , bir uzman tarafından çocuğun değerlendirilmesi kritik önem taşımaktadır.
Otizmin türleri nelerdir?
Asperger Sendromu:
Asperger sendromu otizmden daha hafif seyreden bir otistik spektrum bozukluğu kategorisidir. Otizmden farkı, hastalarda dil gelişiminde sorunlara rastlanmamasıdır. Asperger sendromunda sosyal etkileşimde önemli sorunlar görülür, ilgi ve davranış sınırlılıkları ve takıntıları mevcuttur.
Çocukluk Disintegratif Bozukluğu:
2 yaşından sonra başlayan bu bozukluğun başlamasıyla, önceden edinilmiş yetiler hızla yitirilir. Çocukluk disintegratif bozukluğu tanısı alan çoğu çocuğun zihinsel becerileri, ileri derecede zihin özürlü düzeyine kadar geriler. Bu çocuklar, birkaç yıl içinde, ileri düzeyde otizm tanısı alanlarla çok benzer hale gelirler. Çocukluk disintegratif bozukluğuna, çok seyrek rastlanmaktadır.
Rett Sendromu:
Rett sendromu 6–18 aylar arasında başlar. Neredeyse yalnızca kızlarda görülen bu sendrom, kalıtsaldır. Sendromun başlamasıyla, tüm zihinsel, sosyal, iletişimsel ve devinsel beceriler geriler; ayrıca, denge bozuklukları ortaya çıkar.
Atipik Otizm:
Atipik otizm, başka şekilde sınıflandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluklar (PDD-NOS) için kullanılan genel bir terimdir. Atipik otizm, otizm ya da Asperger sendromunun bazı özelliklerinin görülüp, bazılarının görülmemesi durumlarında konulan tanıdır. Örneğin, hafif otistik belirtiler gösterme durumunda ya da yüksek işlevli otizm özelliği gösterme durumunda genellikle atipik otizm tanısı konmaktadır.
Ücretsiz danışmanlık, özel eğitim ve randevu almak için 0212 685 10 13 numaralı telefonumuzdan kurumumuza ulaşabilirsiniz. Aileniz ve sevdiklerinizle birlikte mutlu günler dilerim.